Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur yaptığı açıklamada, insan genomunun, tarihteki en büyük bilimsel gelişmelerden, bilimsel buluşlardan birisi olduğunu belirterek, bununla insan geninin haritasının çıkarıldığını ve sağlık biliminde yeni bir çağ açıldığını söyledi.
İnsan genomunun bilinmesinin, hastalıkların önlenmesi ve yeni tedavi metotlarının uygulanabilmesi açısından önemli olduğunu ifade eden Keleştemur, bu projeyle hastalıklara yol açan genetik anomalilerin daha iyi anlaşılabildiğini kaydetti.
Türk toplumunun normal genetik yapısının bilinmediğine dikkati çeken Keleştemur, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla öncelikle bizim toplumumuzun genetik yapısının anlaşılması lazım ki neyin anormal, neyin normal olduğunu bilebilelim. Bu normal popülasyon genetiği dediğimiz genetik araştırmanın yanında ayrıca farklı hastalık gruplarında da genetik çalışmalar bu hastalıkların genetik sebeplerinin açığa çıkarılması bakımından önem taşımakta. O nedenle bir yandan normal genetik yapımızı ortaya çıkartırken, bir yandan da kanser gibi kronik beyin hastalıkları gibi veya çok uzun yaşayan insanlar neden bu kadar uzun yaşıyorlar onların sebeplerini anlayabilmek için Türkiye Genom Projesi’ni planladık.”
Projenin başladığını, bu yılın sonuna kadar bin 500 tüm genomun taraması, varyasyon analizleri ve raporlanmasının biteceğini bildiren Keleştemur, “Bu hızlı bir şekilde devam edip, giderek sayı artıp üç yıl içerisinde 100 bin genomu tamamen okuyup, analizlerini yapıp sonuçlarını raporlamayı düşünüyoruz. Bir aksilik olmazsa üç yıl içerisinde bu projeyi bitirmek niyetindeyiz.” bilgisini aktardı.
Keleştemur, bu proje kapsamında yeni tedavi, tanı metotlarının ortaya çıkacağını vurgulayarak, hastalıklardan korunmada da Türkiye Genom Projesi’nin büyük faydasının olacağını ifade etti.
Projenin önemine değinen Keleştemur, doğru ilacın doğru hastada doğru zamanda kullanılması için de çalışmanın gerekli olduğunu belirtti.
Çalışmalar sonucunda genetik danışmanlıklar verilebileceğinin altını çizen Keleştemur, nadir hastalıkların anlaşılabilmesi açısından da projenin önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye kendi aşısını yapıp ihraç edecek duruma gelecek
Yürüttükleri Yerli Aşı Projesi’ne de değinen Keleştemur, bu alanda Türkiye’nin dışa bağımlılığının büyük oranda devam ettiğini söyledi.
Aşıların Türkiye’de üretilmesi çalışmalarını Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı olarak başlattıklarını hatırlatan Keleştemur, bu kapsamda dünyada ilk defa Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı aşının Türkiye’de geliştirildiğini, bunun ticari ürüne dönüştürülme aşamasında olduğunu kaydetti.
Keleştemur, bir aşının sıfırdan üretilmesinin yaklaşık 10 yıl aldığını vurgulayarak, bu süre sonunda Türkiye’nin kendi aşısını yapıp ihraç edecek duruma geleceğini belirtti.
Kaynak: AA