Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar ve avukatları ile gazi İsmail Oğuz, Başbakanlık, TBMM ve müşteki avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Bayram Kantık, dava dosyasına gelen evrakı okudu.
Duruşmada tanık olarak dinlenilen Ahmet Kangal, olay tarihinde astsubay rütbesinde ÖKK’da öğretmen olarak görev yaptığını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gün kursiyerlerle eğitimini bitirdikten sonra rutin mesaisini tamamlayarak akşam birliğinden ayrıldığı ifade eden Kangal, ailesiyle dışarıdayken telefonundan Boğaz Köprüsü’nün kapatıldığı haberlerini okuduğunu ve patlama sesleri duyduğunu, bunun üzerine ailesini eve bırakıp gelen emir üzerine saat 03.00 civarı ÖKK yerleşkesinin olduğunu bölgeye gittiğini belirtti.
Kangal, darbecilerin ÖKK karargahını ele geçirdiğini bilgisi üzerine, 6-7 kişilik bir grupla 05.30 civarında tel örgüden atlayarak içeri girdiğini, tel örgüde kamera olduğundan nizamiye tarafından gelenlerin üzerilerine ateş açtığını ileri sürdü.
Tel örgülerden yerleşkeye girdikleri sırada İsmail Oğuz başçavuşun kafasından vurulduğunu duyduğunu beyan eden Kangal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fırat Çelik albayla nöbetçi amirliğin oradan giriş yaptık. Karargahta öncelikle emniyeti sağlamaya çalıştık. O bölgede Ümit Bak’ın ekibi vardı. Nizamiyede bulunan ve darbe girişimine katılan ekip, karargah binasına doğru geldi. 12. tabur personeli Diyarbakır’dan Semih Terzi ile gelen ekipten bir bölümü nizamiyeden gelenleri silahlarından arındırdılar. Müteakiben ben de üzerilerindeki silah, teçhizat ve telefonları aldım.”
“Arkadaşlar, neden böyle yapıyorsunuz?”
Duruşmada daha sonra olay tarihinde ÖKK Lojistik Şube Müdürü olan Albay Murat Yiğit’in de beyanı alındı.
Yiğit, 15 Temmuz’da mesaiden sonra evine gittiğini, televizyondan saat 23.00 sıralarında anormal haberler gördüğünü, bunun üzerine harekat merkezini aradığını söyledi. Harekat merkezindeki personele, “Bize bir görev verilecek mi? Çağırılıyor muyuz?” diye sorduğunu aktaran Yiğit, telefona bakan personelin sorularını çekingen bir tavırla geçiştirmesi üzerine karargahta bir sıkıntı olduğunu anladığını dile getirdi.
Daha sonra devre arkadaşı albay Kemal Turan’la birliğin darbeciler tarafından ele geçirildiğini öğrendiklerini kaydeden Yiğit, “Gölbaşı’nda oturan bir arkadaşım vardı. Kemal albayla oraya gittik. Ondan drone aldık. Ardından ÖKK yerleşkesine geçtik” diye konuştu.
Nizamiyenin karşısında, “Arkadaşlar biz silah arkadaşıyız. Neden böyle yapıyorsunuz?” diye megafondan nizamiyedekilere seslenildiğini aktaran Yiğit, “Nizamiyedekiler, yaklaştığımız zaman ateş açıyorlardı” dedi.
Yiğit, darbe girişimi gecesi ÖKK’da yaşadıklarıyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Bizden önce giden arkadaşlar, ‘Nizamiyeye yaklaştırmıyorlar’ dediler. Ben de geri bölgede kalıp drone uçurmaya başladım. Görüntü alayım diye. Drone’a ateş açıldı. Zaten gece görüş kamerası olmadığı için çok net görüntü alamadım. Sabah saat 08.00 civarı karargahın kontrol altına alındığı bilgisi geldi. Daha sonra Özel Hava Alay Komutanlığı’nın kontrolünü almam ve güvenliğini sağlamam emredildi. Ben de 37. Tabur’dan 25 kişilik bir ekiple emniyet kuvvetleri ile Hava Alayı’na gittim. 1,5 saat kaldık. Akabinde Genelkurmay Başkanlığı ve savcılarlardan oluşan bir heyetle Akıncı Üssü’ne gittik.”
Duruşma tanık beyanlarıyla devam ediyor.
Kaynak: AA