80 yaşındaki Ahmet Özdoğan, sepet örmeye çocukken başladı. Mesleği, babadan kalma. Yaklaşık 70 yıldır mesleğini devam ettiren Özdoğan, evinin bahçe kısmındaki bir bölümünde oluşturduğu atölyesinde, hem çeşitli boyutlarda sepet örüyor hem de aynı noktada satış yapıyor.
Özdoğan bazı çalışmalarında esnekliği nedeniyle söğüt dalı, bazılarında ise plastik malzeme kullanıyor.
Geçmişte pencereden, balkondan sepet sarkıtıp ekmek, süt alınırdı. Ya da bağ ve bahçelerden toplanan sebze meyve için sepet kullanılırdı. Özdoğan, teknolojinin gelişmesinin işlerini olumsuz etkilediğini ancak emekli maaşı olmadığı için işini sürdürdüğünü söylüyor.
“Satmak için sepet örüyoruz ama sürüm yok, bazen turistler alıyor veya esnaf arkadaşlar dükkanlarında içine kuru yemiş koyuyor. Eskiden küfelerle ve sepetle insanlar bahçeden elma üzüm toplayıp getiriyordu. Şimdi o işler bitti.”
Özdoğan, ördüğü sepetlerle geçmişte evini rahatlıkla geçindirebilliyordu ama belki de bir süre sonra atölyeyi kapatmak zorunda kalacak.
“Yeni nesil ilgi göstermiyor”
Özdoğan, sanatı ilk öğrendiği dönemde bölgede birçok kişinin de sepet, küfe ve hasır ördüğünü ancak diğer ustalarının vefatının ardından geliri yüksek olmadığı için yeni nesillerin mesleğe ilgi göstermediğini, kendisinin de bu işi sürdüren yöredeki son usta olduğunu anlattı.
“Neredeyse 70 yıldır sepet örerim. Babam, bir arkadaşının hasır ve sepet ördüğünü görünce, eve gelip küfeleri sökmüş ve nasıl yapıldığını incelemiş. Sonra kendisi de yapmaya başlayınca babama bakarak ben de öğrendim. Babamın zamanında bu işleri yapan başkaları da vardı. Onlar vefat etti, bizim haricimizde de yetişen olmadı. Çevreden gençler görüyor ama heves edip bu işi öğrenmek isteyen yok. Onlar da haklı, sürüm olmayınca elinde kalacak malı ne yapsın. Bir büyük küfeyi yapmak üç gün sürer. Boyutuna göre 20 liradan 200 liraya kadar sepet var. Ancak ben de devam ettirmeyi pek düşünmüyorum. Elimde 300 parça mal var, elden çıkmazsa çoluğa çocuğa dağıtıp geçeceğim.”
Kaynak: AA